Küreselleşme ile birlikte insanların yaşam tarzları, seçimler, sahip olduğu olanakları farklılaşsa da birçok yeni sorun başlıklar da beraberinde var olmuştur. Ortaya çıkan sorunlar arasında belki de en dikkat çekici olanı; “İklim Değişikliği”dir.
Zaman içerisinde çevresel faktörler ile bozulan ekolojik dengeler sadece insanların değil, yeryüzünde yaşam süren tüm canlıların hayat standartlarını ve kalitesini önemli ölçüde değiştirmiştir. Yine tarihsel sürece bakıldığında Sanayileşme ile birlikte çevresel atıkları başta olmak üzere gıda israfı, hava kirliliği, su ve doğadaki tüm kaynakların dikkatsiz ve özensizce kullanılması çevre sorunlarına neden olmuştur.
Konunun tüm dünya düzenini ilgilendirmesi vesilesiyle ortaya çıkan bu sıkıntılı beraberinde artan küresel sıcaklıkları dizginlemeye ve gezegeni ısıtan gazları azaltmalarına yardımcı olmak, iklim değişikliğinin artan etkileriyle başa çıkmak v.b. başlıkları konusunda dünya ülkelerinin iş birliği içerisinde yer almasına sebebiyet vermiştir.
İşte halihazırda dünyanın belki de en önemli sorunu arasında yer alan “iklim değişikliğine” karşı dünya liderlerinin BM platformunda açılımı “Conference of Party” olan COP adında hükümetlerin Paris Anlaşması’nı ve Sözleşme’yi ilerletmek için küresel çabaları değerlendirdiği ve aynı zamanda en son bilimin bildirdiği gibi küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırladığı Taraflar Konferansı resmi toplantılar dizisinden söz etmek isterim.
BM tarafından yönetilen ve bu yıl 11-22 Kasım tarihleri arasında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de 29 uncusu gerçekleşen COP oturumlarında dünya liderleri ilerlemeyi ölçmek ve iklim değişikliğini ele almanın en iyi yollarını müzakere etmek için bir araya gelmiştir. Şu anda Sözleşme’ye taraf olan 198 ülke (197 ülke artı Avrupa Birliği) bulunmaktadır ve bu da neredeyse evrensel üyeliğe tekabül etmektedir.
Bir diğer adı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı olan COP’lar her yıl gerçekleşir ve dünyadaki hemen hemen her ülkeyi bir araya getiren iklim değişikliği konusunda dünyanın tek çok taraflı karar alma forumudur.
Basitçe söylemek gerekirse, COP, küresel sıcaklık artışını 1,5 santigrat derece ile sınırlamak, savunmasız toplulukların iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamasına yardımcı olmak ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak gibi iklim krizini ele almaya yönelik eylemler üzerinde anlaşmak için dünyanın bir araya geldiği yerdir.
COP 29, küresel ilerlemeyi ilerletmek için BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne (UNFCCC) üye devletlerden (veya Taraflardan) dünya liderlerini ve müzakerecileri, iş dünyası liderleri, gençler, iklim bilimcileri, Yerli Halklar ve sivil toplumla küresel, kolektif ve kapsayıcı iklim eylemini güçlendirmek için öngörüleri ve en iyi uygulamaları paylaşarak bir araya getirmiştir.
COP 29’un temel öncelikleri arasında iklim finansmanı konusunda yeni bir hedef belirlemek, her ülkenin çok daha güçlü iklim eylemi gerçekleştirme araçlarına sahip olmasını sağlamak, sera gazı emisyonlarını azaltmak ve dayanıklı topluluklar oluşturmak yer almaktadır.
COP29’un bu yıl hedeflenen temel odak noktası “finans” olmuştur. Çünkü ülkelerin sera gazı emisyonlarını önemli ölçüde azaltması, hayatları ve geçim kaynaklarını iklim değişikliğinin kötüleşen etkilerinden koruması için trilyonlarca dolara ihtiyaç duyulacaktır. Bu noktada, Taraflar, gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarını ve önceliklerini dikkate alarak, Paris Anlaşması’nın kabulü bağlamında belirlenen 2025 son tarihinden önce daha iddialı bir iklim finansmanı hedefini kesinleştirmek için çalışacaklardır.
COP 29’da özellikle “yenilebilir enerji” başlığında enerji dönüşüm hedefleri arasında “güneş ve rüzgar enerjisinde mevcut kurulu gücün 2035 yılına kadar dört kat arttırılması”, “enerji güvenliği ve dijitalleşme hususlarında yapay zeka dan faydalanılması”, “ülkelerin, her 5 yılda bir güncellemek durumunda olduğu NDC’lerinde fosil yakıtlardan arındırılmış, verimli ve yenilenebilir enerjilere dayalı enerji sistemlerine adil geçiş yollarını belirlemesi ve açıklaması gerekliliği”,”yenilenebilir enerji kapasitesini artırmak”, “enerji verimliliği ve nükleer enerji üretimini genişletmek”, ve “hidrojen, pil depolama ve karbon yakalama ve depolama gibi yen teknolojileri geliştirmek” v.b. birçok hedef sıralanmıştır.
Bununla birlikte, daha önce kömür endüstrilerini destekleme ve daha fazla fosil yakıt üretimini teşvik etme niyetini dile getiren Trump’ın çevre düzenlemelerini geri alıp almaması hususlarında tereddütler devam ederken, COP 29 oturumunda özellikle gelişmiş ülkelerin öncülük etmesi ve en geç 2030’a kadar kömürü, 2035’e kadar da doğal gazı aşamalı olarak kaldırmaya yönelik plan ve tedbirlerini uygulamaya koyması, gelişmekte olan ülkelerin ise kömür ve doğal gazı en geç 2040’a kadar aşamalı olarak kaldırılması için plan ve tedbirlerin geliştirilmensin hedeflendiği görülmektedir.
Diğer yandan, bu oturumlar, ülkelerin Paris Anlaşması kapsamındaki güncellenmiş ulusal iklim eylem planlarını sunmaları için önemli bir an olup ve çıkarılan planlar 2025’in başlarında kamuoyu ile de paylaşılacaktır. Şayet belirlenen bu planlar doğru geçekleştirilirse, küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin 1,5°C üzerine sınırlayarak, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini ilerleten yatırım planları ikiye katlanacaktır.
Her ne kadar mevcut küresel jeopolitik bağlam çok zor ve gergin olsa da diğer bir ifade ile dünyanın dört bir yanında artan çatışmalar ve farklı ülkelerdeki bütçe sıkıntıları uluslar arası iklim iş birliğini zorlaştıracak gibi görünse de COP 29 oturumlarının ilk küresel değerlendirmeden alınan dersler ve muhtemelen bir sonrakinin modalitelerinin uyarlanması üzerine önemli ve değerli çıktılar getirdiği oldukça aşikardır.
Sonuç olarak; bu yıl 29’uncusunun Azerbaycan Bakü’de gerçekleştirildiği “COP29” oturumları 2015 yılında imzalanan Paris anlaşması uyarınca, dünya liderlerinin küresel sıcaklıkların 1,5 santigrat dereceden fazla artmasını önlemeye çalışacaklarına söz verdikleri, bunun gerçekleşmesi için ülkelerin ısınma gazlarını azaltma çabalarını artırmaları gerektiği, gelişen ülkeler grubunun 2025 yılına kadar gelişmekte olan ülkeler için “yeni bir nakit hedefi” geliştirmeyi taahhüt ettikleri, söz konusu nakit tutarın ise gelişmekte olan ekonomilerin karbon emisyonlarını azaltmalarına ve artan sıcaklıkların en kötü etkilerine uyum sağlamalarına yardımcı olmak için kullanılacağının ifade edildiği tüm dünyada ses getiren önemli bir toplantı olarak yerini almıştır.
Önümüzdeki yıl yani Kasım 2025’te Brezilya’da düzenlenecek olan COP30’da ilerlemenin daha olası olduğunu düşünülmektedir.
Yararlanılan Kaynaklar
What is COP29 and how will Trump’s election affect the climate talks?
COP 29 Hakkında | Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği (UNFCCC)
COP29: Investing in a livable planet for all | United Nations
2024 United Nations Climate Change Conference – Wikipedia
What Will Happen at COP 29? | International Institute for Sustainable Development