Çalışma Saatlerimiz: Pzt – Cum : 9:00 – 18:00

Adres

Mevlana Bulvarı, Yelken İş Kulesi 139/A Kat:18 No:49, Ankara

Küresel ölçekte yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, enerji sistemlerinin doğasını radikal biçimde değiştirmektedir. Güneş ve rüzgar gibi kaynaklar her ne kadar çevreci ve sürdürülebilir olsalar da, aralıklı (intermittent) üretim karakteristikleri nedeniyle elektrik şebekelerinde dengesizlik riskini artırırlar. Bu durum, enerji depolama sistemlerini enerji geçişinin ayrılmaz bir parçası haline getirir.

Enerji depolama sistemleri arasında son zamanlarda en popüler sistem olan Pompalı Hidroelektrik Depolama (Pumped Hydro Storage – PHS), fazla elektrik enerjisinin düşük talep anlarında suyu yüksek bir rezervuara pompalamak suretiyle potansiyel enerjiye çevrilmesini ve enerji ihtiyacı doğduğunda bu suyun türbinlerden geçirilerek tekrar elektrik üretmesini sağlayan bir yöntemdir.

Pompalı Hidroelektrik Depolama Sistemleri (PHES), elektrik fazlasını kullanarak suyu yüksek bir rezervuara pompalamakta, enerji ihtiyacı olduğunda ise bu suyu aşağıdaki rezervuara salarak elektrik üretmektedir. Bu teknoloji yüksek verimliliği (%70-80), uzun ömrü ve ani talep değişikliklerine hızlı yanıt verebilmesi ile öne çıkmaktadır.

Pompalı hidroelektrik sistemleri temelde iki su rezervuarından oluşur: biri yüksek rakımlıda, diğeri ise alçakta konumlanmıştır. Elektrik talebinin düşük, arz fazlasının yüksek olduğu zamanlarda, su aşağı rezervuardan yukarıdaki rezervuara pompalanarak potansiyel enerji şeklinde depolanır. Talebin artmasıyla birlikte, bu su yukarıdan aşağıya salınarak tribünleri döndürür ve elektrik üretimi sağlanır. Bu mekanizma, sistemin bir batarya gibi davranmasını sağlar ancak enerji kimyasal değil, mekanik şekilde depolanmıştır.

PHES’in önemli avantajlarından biri, kapasiteye oranla son derece uzun çalışma sürelerine sahip olmasıdır. Saatlerce veya günlerce elektrik sağlayabilecek kapasiteye sahip olan bu sistemler, aynı zamanda şebekeye inertia (atalet) kazandırarak frekans kontrolüne de katkı sunar. Üstelik, enerji üretimi anında başlayabildiği için ani talep artışlarına da çözüm getirir.

Bununla birlikte, PHES tesislerinin kurulumu genellikle çok yüksek sermaye gerektirir ve uygun coğrafi şartlara bağlıdır. Dağlık bölgelerde ve su kaynağının bol olduğu alanlarda bu sistemlerin kurulumu daha kolay ve verimli olur.

Coğrafi şartlara bağlı olarak başarı oranı da yükselen bu sistem için dünyadan en güzel örnek vermek gerekirse İngiltere ele alınabilir. Birleşik Krallık, özellikle Galler ve İskoçya’daki dağlık coğrafyası sayesinde PHES için doğal avantajlara sahiptir. Dinorwig (1728 MW) ve Ffestiniog (360 MW) santralleri, ülkenin şebeke dengesine hızlı yanıt sağlayan stratejik varlıklar olup, halihazırda entegre çalışmaktadır.

Birleşik Krallık, enerji sisteminde yenilenebilir kaynakların payını artırırken, esnekliği sağlamak amacıyla PHES’e önemli yatırımlar yapmaktadır. Galler’in kuzeyinde yer alan Dinorwig (1.728 MW) ve Ffestiniog (360 MW) santralleri, ülkenin toplam PHES kapasitesinin %74’ünü oluşturmaktadır. Birleşik Krallık’ta yer alan Dinorwig ve Ffestiniog Santralleri, bu alandaki iki öncü ve stratejik tesistir.

Dinorwig Santrali, Avrupa’nın en hızlı tepki veren pompalı depolama santrali olarak 75 saniyede tam kapasiteye ulaşabilmektedir. Ffestiniog ise Birleşik Krallık’ta devreye alınan ilk PHES tesisidir. 2025 yılında başlatılan 1 milyar sterlinlik modernizasyon projesi ile her iki tesisin ömrü 25 yıl uzatılacak, şebeke istikrarı artacak ve artan yenilenebilir enerji arzına uyum sağlanacaktır.

Birleşik Krallık, 2035 yılına kadar 18 GW enerji depolama kapasitesi hedeflemektedir. Bu kapasitenin 10 GW’lık bölümü pompalı hidroelektrik sistemlerden gelecektir. PHES, bu hedefte şebeke dengelemesi, arz güvenliği ve fosil yakıtlardan bağımsızlık gibi alanlarda merkezi bir rol oynamaktadır.

Yine, 1963 yılında devreye alınan Ffestiniog Santrali, Birleşik Krallık’ta işletmeye alınan ilk pompalı hidroelektrik enerji depolama tesisi olma özelliğini taşır. 360 MW kapasitesiyle orta ölçekli bir tesis olmasına rağmen, sistemdeki öncü rolü ve teknolojik sürekliliği açısından büyük önem taşımaktadır.

2025 yılında başlatılan 1 milyar sterlinlik kapsamlı modernizasyon projesi, her iki tesisin altyapısını güncellemeyi ve 25 yıl daha hizmet verebilmelerini sağlamayı amaçlamaktadır. Bu yatırımla birlikte:

  • Santrallerin verimliliği artırılacak,
  • Kontrol sistemleri dijitalleştirilecek,
  • Şebeke istikrarı daha etkin biçimde sağlanacak,
  • Güneş ve rüzgar gibi değişken yenilenebilir enerji kaynaklarına daha iyi entegre olunacaktır.

Dinorwig ve Ffestiniog, yalnızca geçmişin mühendislik başarıları değil, aynı zamanda geleceğin enerji sistemine yön veren stratejik varlıklardır. Yüksek tepki kabiliyetleri, enerji güvenliğini sağlamaları ve karbon nötr bir şebekeye geçişte oynadıkları rol ile pompalı hidroelektrik enerji depolamanın gücünü somut biçimde ortaya koymaktadırlar.

Bu sayede:

  • Yenilenebilir üretim fazlaları daha etkin depolanabilecek,
  • Şebeke daha hızlı ve kararlı tepki verecek,
  • Fosil yakıtlı yedek üretim tesislerine olan ihtiyaç azalacaktır. 

Sonuç olarak; enerji sistemleri karbon nötr hedeflere ilerlerken, güvenilir ve hızlı tepki verebilen enerji depolama çözümleri kritik hale gelmiştir. Bu bağlamda, Dinorwig ve Ffestiniog gibi PHES tesisleri, sadece geçmişin mühendislik harikaları değil, aynı zamanda geleceğin temiz enerji altyapısının temel direkleri olarak değerlendirilmektedir. 

Fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçiş süreci, yalnızca enerji üretim kaynaklarını değil, aynı zamanda enerji depolama ve şebeke yönetimi stratejilerini de yeniden şekillendirmektedir. Bu dönüşümde pompalı hidroelektrik enerji depolama (PHES) sistemleri, sahip oldukları yüksek kapasite, hızlı tepki süresi ve uzun ömür gibi özellikleriyle vazgeçilmez bir rol üstlenmektedir.

Dinorwig ve Ffestiniog gibi öncü tesisler, yalnızca bugünkü şebeke istikrarına katkı sağlamakla kalmamakta, aynı zamanda geleceğin düşük karbonlu enerji sistemlerine geçişte birer köprü görevi görmektedir. Modernizasyon yatırımlarıyla ömürleri uzatılan bu tesisler, artan yenilenebilir üretimin sisteme entegrasyonunda stratejik birer altyapı unsuru olmaya devam edecektir.

Küresel enerji geçişinin başarısı, sadece üretim kaynaklarının dönüşümüne değil, bu kaynakların güvenli, esnek ve sürdürülebilir bir biçimde yönetilmesine bağlıdır. PHES sistemleri, bu denklemde güvenilirlik ve dengeleme kapasitesiyle kilit noktada yer almakta, geleceğin enerji sisteminin omurgasını oluşturmaktadır.

Yararlanılan Kaynaklar

Department for Business, Energy & Industrial Strategy (BEIS). (2021). Energy storage and flexibility. UK Government. https://www.gov.uk/government/publications/energy-storage-and-flexibility

Electricity Storage Network. (2020). The role of long-duration energy storage in a net zero grid. Renewable Energy Association. https://www.r-e-a.net/resources/the-role-of-long-duration-energy-storage-in-a-net-zero-grid/

First Hydro Company. (n.d.). Dinorwig and Ffestiniog power stations. https://www.firsthydro.com/

International Energy Agency (IEA). (2023). Pumped storage hydropower. https://www.iea.org/reports/pumped-storage-hydropower

National Grid ESO. (2022). Future Energy Scenarios 2022. https://www.nationalgrideso.com/future-energy/future-energy-scenarios

RenewableUK. (2023). Pumped hydro: Enabling a flexible, low-carbon electricity system. https://www.renewableuk.com/

Strbac, G., et al. (2020). Role and value of flexibility in facilitating cost-effective decarbonisation of the UK electricity system. Energy Policy, 137, 111099. https://doi.org/10.1016/j.enpol.2019.111099

Welsh Government. (2025). Investment in North Wales energy infrastructure. [Basın duyurusu]