Çalışma Saatlerimiz: Pzt – Cum : 9:00 – 18:00

Adres

Mevlana Bulvarı, Yelken İş Kulesi 139/A Kat:18 No:49, Ankara

Bir zeytinyağının tadı, sadece toprağından gelmez; güneşin açısı, rüzgârın yönü, dalın taşıdığı bilgi, nesiller boyu aktarılan geleneklerle harman olur. Her damlası bir hikâyedir. Ama bu hikâyelerin çoğu, küresel pazarda kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya. Küreselleşmenin standardize ettiği dünyada, yerelin sesi ya duyulmaz olur ya da başka biri tarafından sahiplenilir. Tam da bu nedenle, “coğrafi işaretler” yalnızca bir pazarlama aracı değil; yerel kimliğin, kültürel belleğin ve üretim hakkının korunduğu bir zemindir.

Ancak coğrafi işaretlerin uluslararası düzeyde korunması her zaman kolay olmadı. Yıllar boyunca “şampanya”, “parmesan”, “feta” gibi ürün isimleri, kökeniyle ilgisi olmayan üreticiler tarafından kullanılarak ticarileştirildi. Bu noktada, yerelin haklarını uluslararası düzeyde savunmak üzere kurulan sivil platformlardan biri de Origin oldu. İsviçre merkezli bu örgüt, yerel üreticilerin küresel pazarda hakkını korumayı amaçlıyor. Bu yazıda, Origin’in doğuşundan bugüne kadar yürüttüğü çalışmalar, coğrafi işaretlerin uluslararası rejimi içindeki rolü ve Türkiye’nin bu sisteme nasıl entegre olduğu üzerine bir yolculuğa çıkıyoruz.

Küreselleşen dünyada yerel olanı korumak, yalnızca nostaljik bir çaba değil; aynı zamanda kültürel kimliğin, biyolojik çeşitliliğin ve yerel kalkınmanın temel taşıdır. İşte bu noktada coğrafi işaretler (Cİ), yalnızca bir etiket ya da ticari marka değil, üretim biçiminin, doğanın ve insan emeğinin bir araya geldiği özgün yapılar olarak ortaya çıkar. Fransa’nın Roquefort peyniri, Hindistan’ın Darjeeling çayı, Türkiye’nin Antep baklavası… Hepsi, belirli bir coğrafi kaynağa, bilgi birikimine ve kültürel mirasa işaret eder. Ancak bu ürünlerin küresel ölçekte tanınması, korunması ve adil ticaret ilkelerine göre pazarlanması, basit bir tescilin ötesinde örgütlü bir mücadele gerektirir. Bu mücadeleyi küresel ölçekte yürüten ve coğrafi işaretli ürünlerin hak savunuculuğunu üstlenen kuruluşların başında, merkezi İsviçre’de bulunan Origin gelir.

2003 yılında kurulan Origin (Organisation for an International Geographical Indications Network), coğrafi işaretlerin küresel düzeyde tanınması, korunması ve adil bir ticari yapı içinde değerlendirilmesi amacıyla yola çıktı. Üyeleri arasında üretici birlikleri, devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşları bulunan Origin, bugüne kadar yüzün üzerinde ülkeden aktörle çalıştı. Kuruluşun en önemli hedefi, coğrafi işaretli ürünlerin uluslararası düzeyde kötüye kullanımını önlemek ve üretici topluluklara hem ekonomik hem de kültürel sürdürülebilirlik sunmak.

Coğrafi işaret kavramı ilk olarak Avrupa’da şekillendi. Fransa’daki şarap ve peynir üreticilerinin ürünlerini korumaya yönelik başvuruları, zamanla AB düzeyinde ortak bir politika haline geldi. “PDO (Protected Designation of Origin)” ve “PGI (Protected Geographical Indication)” sistemleri, ürünlerin hem kökenini hem de üretim süreçlerini garanti altına alırken, Avrupa dışındaki ülkelerde bu korumanın karşılığını bulmak zordu. TRIPS (Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları) Anlaşması çerçevesinde yalnızca şarap ve alkollü içecekler için güçlü bir koruma tanınması, Origin gibi örgütlerin daha kapsayıcı bir sistem talep etmelerine yol açtı.

Origin’in kampanyalarından biri olan GIs United inisiyatifi, bu eşitsizliğe karşı başlatıldı. Amaç, AB dışındaki gelişmekte olan ülkelerin de coğrafi işaretli ürünlerini koruyabilmelerini sağlamaktı. Bir Kolombiya kahvesi ya da Tayland yasemin pirinci, en az bir Fransız brie peyniri kadar kıymetliydi. Origin bu çabayı yalnızca lobi faaliyetiyle değil, aynı zamanda eğitimler, dijital kaynaklar ve politika analizleri yoluyla da yürüttü.

Origin’in çalışmaları yalnızca Avrupa ile sınırlı kalmadı. Kanada-AB Serbest Ticaret Anlaşması (CETA), Mercosur Anlaşması, AB–Vietnam FTA gibi birçok anlaşmada coğrafi işaretler müzakere başlıklarından biri haline geldi. Artık ülkeler yalnızca gümrük tarifelerini değil, “menşe değerini” de pazarlık masasına koyuyordu. Bu durum, coğrafi işaretlerin ticari bir koz haline geldiğini gösterse de, aynı zamanda üreticilerin daha güçlü yasal araçlarla desteklenmesine zemin hazırladı.

Türkiye bu süreçte önemli bir oyuncu haline geldi. Başlangıçta yalnızca ulusal düzeyde tescil veren Türkiye, Avrupa Birliği nezdinde de birçok ürününü tescil ettirmeyi başardı. TOBB’un liderliğinde yürütülen AB tescil süreçlerinde özellikle Antep Baklavası, Aydın İnciri, Ezine Peyniri ve Milas Zeytinyağı gibi ürünler, Avrupa Komisyonu tarafından tanındı. AB–FAO Coğrafi İşaretler Programı da bu süreci hızlandırdı. Aynı zamanda Türkiye’den bazı kurumlar da Origin’e üye olarak sürece doğrudan katkı sundu.

Ancak bu başarı hikâyesi kadar, dikkat edilmesi gereken yönler de var. Küresel Güney ülkeleri, coğrafi işaret sisteminin hâlâ Avrupa merkezli olduğunu eleştiriyor. Bazı yerel topluluklar ise sistemin ticarileşmesini, kültürel değerlerin metalaşması olarak görüyor. Örneğin, Hindistan’daki Darjeeling çayı üreticileri, büyük şirketlerin tescilli adlarını kullanarak pazarda üstünlük sağlamalarından yakınıyor. Bu nedenle, coğrafi işaret rejiminin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal adaleti gözeten bir çerçevede gelişmesi gerekiyor.

Yeni teknolojiler de bu yolculukta önemli bir dönemeç oluşturuyor. Blokzincir (blockchain) tabanlı izlenebilirlik sistemleri, ürünün kaynağından raflara kadar takip edilmesini sağlarken, sahteciliğin önüne geçmeyi vadediyor. Origin, bu alanda da pilot projeler yürüterek dijital dönüşüme uyum sağlamaya çalışıyor.

Sonuç olarak; Origin’in hikâyesi, yerelden küresele uzanan bir savunuculuk öyküsüdür. Küresel ticaretin anonimleştirici etkisi karşısında, kökenin sesi olmak kolay değil. Ancak coğrafi işaretlerin taşıdığı değer, yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda tarihsel, kültürel ve toplumsal bir anlatıdır. Bu anlatının bozulmaması için, üretici toplulukların korunması, tüketici bilincinin artırılması ve uluslararası iş birliklerinin güçlendirilmesi gerekiyor.

Türkiye, bu yolculukta doğru adımlar atmaya başladı. Ancak yalnızca ürün tescil etmekle yetinmeden, bu ürünleri destekleyen bir ekosistem kurmalı. Eğitim, denetim, ihracat stratejileri ve dijital altyapı gibi unsurlar bu sürecin yapı taşlarını oluşturuyor.

Türkiye’nin coğrafi işaretli ürünlerinin uluslararası alanda tanıtımı ve tescili sürecinde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) da etkin rol oynamaktadır. TOBB, Türk ürünlerinin AB tescil süreçlerine hazırlanmasına katkı sunmakta; üretici birlikleri, odalar ve kooperatiflerle iş birliği yaparak tescil başvurularının hazırlanmasına, kalite kontrol sistemlerinin kurulmasına ve ürün hikâyelerinin uluslararası normlara göre belgelenmesine destek olmaktadır. Özellikle AB tescilli ilk Türk ürünü olan Antep Baklavası başta olmak üzere, Malatya Kayısısı, Aydın İnciri ve Milas Zeytinyağı gibi ürünlerin tescil süreçlerinde TOBB’un sağladığı kurumsal eşgüdüm ve teknik destek belirleyici olmuştur. TOBB, aynı zamanda Avrupa Komisyonu’nun ilgili birimleriyle temas yürüterek, Türkiye’nin coğrafi işaret politikalarının AB mevzuatlarıyla uyumunu teşvik eden çalışmalara da öncülük etmektedir. Bu çabalar, Origin gibi uluslararası kuruluşlarla kurulan iş birlikleri sayesinde daha da derinleşmiş, Türkiye’nin küresel coğrafi işaret ağına daha etkin biçimde dâhil olmasına zemin hazırlamıştır.

Ve belki de en önemlisi: her coğrafi işaretli ürün, sadece bir etiket değil; bir topluluğun emeğinin, bilgisinin ve hafızasının damıtılmış halidir. Origin gibi kuruluşlar, bu hafızanın kaybolmaması için mücadele ediyor. Bu mücadeleye kulak vermek, sadece yerel üreticiyi değil, küresel vicdanı da desteklemek demektir.

Kaynakça

  • Belletti, G., Marescotti, A. (2011). Origin products, geographical indications and rural development. European Commission Working Paper.
  • Origin (2023). Annual Report. https://www.origin-gi.com
  • WIPO (2021). Geographical Indications: An Introduction.
  • European Commission (2022). GI View Database. https://ec.europa.eu/info/food-farming-fisheries/food-safety-and-quality
  • FAO–EU (2020). Supporting GI systems in Turkey.
  • Özdemir, M. (2021). “Türkiye’de Coğrafi İşaretler ve AB Uyumu”. Mülkiye Dergisi, 45(1): 87-110.
  • Teubner, M. (2015). “Geographical Indications and the TRIPS Agreement”. Journal of International Economic Law, 18(4), 743–761.